MTV Advalorem Mi? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Açısından Bir İnceleme
Hayatın her anında karşılaştığımız vergiler, toplumları şekillendiren, bireylerin yaşamını doğrudan etkileyen araçlardır. Ancak vergilerin yalnızca ekonomik bir etki yaratmadığını, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi önemli toplumsal konularda da derin etkiler yarattığını pek fazla düşünmüyoruz. İstanbul’da yaşayan, sivil toplumda çalışan biri olarak, sık sık sokakta, toplu taşımada, işyerinde gözlemlediğim sahneler, vergilerin sadece cebimizi değil, aynı zamanda toplumsal yapıyı nasıl etkilediğini anlamama yardımcı oldu. Özellikle MTV (Motorlu Taşıtlar Vergisi) ve advalorem vergi yapısının toplumun farklı kesimlerine nasıl yansıdığına dair düşüncelerimi bu yazıda paylaşmak istiyorum.
MTV Nedir? Advalorem Vergi Ne Demek?
Öncelikle, MTV advalorem mi sorusunun ne anlama geldiğini kısaca açıklamak gerekirse; advalorem, Latince kökenli bir terim olup, “değer üzerinden” anlamına gelir. Advalorem vergi, vergilendirilen mal veya hizmetin değerine göre alınan bir vergi türüdür. Türkiye’deki Motorlu Taşıtlar Vergisi de bir advalorem vergisidir, çünkü aracın değeri, yaşı ve motor hacmi gibi faktörlere bağlı olarak değişen bir oranda tahsil edilir. Yani bir aracın motoru ne kadar büyükse, vergisi de o kadar yüksek olur.
MTV’nin Toplumsal Cinsiyet Perspektifinden Etkileri
İstanbul gibi büyük bir şehirde, kadınların ve erkeklerin toplumsal rol dağılımı ve ekonomik güçleri arasında ciddi farklar bulunmaktadır. Şehirdeki toplu taşımada ve sokakta gözlemlediğim bir başka gerçek ise, motorlu taşıtların sahipliğinde de cinsiyet farklılıklarının belirginleşmesidir.
Özellikle metropolde, kadınların araba sahibi olma oranı hala erkeklere göre oldukça düşük. Kadınların araba alması, genellikle ekonomik bağımsızlıklarını kazanmalarıyla paralel bir durum. Bu bağlamda, MTV’nin kadınlar için ekonomik bir engel teşkil ettiğini söylemek yanlış olmaz. Çünkü motorlu taşıtlar, çoğu zaman yalnızca ulaşım değil, aynı zamanda statü sembolüdür ve bu statüye sahip olabilmek, birçok kadın için mali açıdan daha zorlayıcı olabilir. Ayrıca, şehirdeki kadınların araba sahibi olmama oranının yüksekliği, verginin dolaylı olarak daha çok erkekleri etkilediğini gösteriyor. Yani, bu vergi, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini güçlendiren bir faktör olabilir.
Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden MTV
İstanbul’da toplu taşımada sıkça karşılaştığım bir diğer gözlem ise, ulaşımın zengin ve yoksul arasındaki uçurumu derinleştiren bir araç haline gelmiş olmasıdır. Bir tarafta lüks araçlarla işine giden kişiler, diğer tarafta toplu taşımada yolculuk yapan, ekonomik gücü olmayan bireyler… İşte burada MTV’nin, toplumdaki çeşitliliği nasıl etkilediği devreye giriyor.
Birçok orta gelirli ya da düşük gelirli birey için motorlu taşıt almak, MTV’nin yüksek tutarları nedeniyle neredeyse imkansız hale geliyor. Haliyle, toplumsal sınıf farkları daha da belirginleşiyor. Lüks araç sahipleri için MTV, daha çok ulaşımın getirdiği rahatlık ve statüyle ilişkilendirilirken, dar gelirli bireyler içinse bu vergi adeta bir yük oluyor. Söz konusu olan sadece vergilendirilen araçların sahipleri değil, aynı zamanda onların çevresindeki toplumsal kesimler. Örneğin, bir işyerinde çalışan bir kişi için araba sahibi olmak, o kişinin daha fazla özgürlük ve esneklik kazanmasını sağlarken, buna ulaşamayan bir başka kişi için bu durum sosyal adaletin bir sorunu haline geliyor.
Bir sivil toplum kuruluşunda çalışan biri olarak, şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, toplumsal cinsiyet ve ekonomik farklılıkların kesişiminden doğan sorunlar, her gün daha fazla karşımıza çıkıyor. MTV’nin “değer üzerinden” alınan bir vergi olması, bu anlamda gelir adaletsizliğini derinleştiriyor. Zengin ve yoksul arasındaki uçurumun daha da büyümesi, sosyal adaletin önemli bir sorun haline gelmesine neden oluyor. Adaletsiz vergi uygulamaları, toplumsal eşitsizliği daha da pekiştiriyor ve zengin kesimlerin daha da ayrıcalıklı hale gelmesine yol açıyor.
MTV’nin Çevresel ve Toplumsal Etkileri
Özellikle çevresel sürdürülebilirlik açısından da MTV’nin etkileri tartışılabilir. İstanbul gibi büyük bir şehirde, trafik ve hava kirliliği ciddi bir problemken, motorlu taşıtların teşvik edilmesi, bu sorunları daha da derinleştiriyor. MTV, araç sahipliği oranını artırsa da, bu durum çevresel anlamda olumsuz etkiler yaratıyor. Ayrıca, motorlu taşıtlar sahipliği konusunda gelir düzeyine göre farklılıkların olması, sosyal adaletin başka bir yönünü gösteriyor. Düşük gelirli bireylerin ulaşım için toplu taşımayı kullanması, çevre dostu bir seçenek olsa da, aynı zamanda bu kişilerin yaşam standartlarını olumsuz etkileyen bir başka faktör haline geliyor.
Sonuç: MTV Advalorem Mi? Sadece Bir Vergi Değil
İstanbul sokaklarında yürürken ya da işyerinde bir durumu gözlemlerken, bazen fark ediyorum: Bir vergi, aslında sadece ekonomik değil, toplumsal cinsiyet, sınıf ve çevresel adalet gibi derin meseleleri de içinde barındırıyor. MTV’nin “advalorem” yapısı, gelir farklarını derinleştiriyor, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini pekiştiriyor ve sosyal adaleti tehdit ediyor. Her bir vergi, toplumun farklı kesimlerini farklı şekillerde etkiliyor ve adil bir sistemin inşa edilmesi, yalnızca ekonomik değil, toplumsal boyutta da önemli. Bu nedenle, MTV’nin getirdiği etkilerin sadece cebimize değil, tüm toplumsal yapımıza nasıl yansıdığını sorgulamak, daha adil bir toplum için atılacak önemli bir adım olabilir.